İçindekiler
Genel Çerçeve
Değerlerin, değerlendiği ve bu değerlerin sonuna kadar sömürüldükten sonra değersizleştirildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bizim ülkemizde ise durum daha beter vaziyette. Medya, Demokrasi de bu değerlerden sadece ikisi. Mevzuya girelim.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin (güçlerinin) varlığını kabul ettirmek için yıllarca kitap okutulan, bilmeyene sıfır verilen ülkemde dördüncü bir erkin de medya olduğu hasbelkader öğretilmiştir. Doğrudur da, güçlüdür kendileri; ancak tarafsız kaldıkları müddetçe güçlüdürler. Bir taraf seçtiklerinde kendilerini güçlü sanırlar; ama aslında iğrençlikte çığır açarlar. Medya dediğin özünde tarafsız olmalıdır.
İlkokul dördüncü sınıf düzeyine inersek; yasama – meclis, yürütme – hükümet, yargı – mahkemeler ekseninde kuvvetler ayrılığı ve bu kuvvetlerin tarafsız işbirliği üzerinde durabiliriz. Bugün Türkiye mevcut Cumhurbaşkanlığı Sisteminde ne yazık ki, bu kuvvetlerin üçünü de yok etti. Yasama işlevsiz, yürütme Cumhurbaşkanın altında “sözde” var, yargı ise bir sonraki duruşmaya ertelemeyi adet edinmiş tarafsızlığı sorgulanır vaziyette.
Tarafsız Medya Sorunsalı
Peki medya?.
Yandaş – yoldaş diye ikiye ayrılmış, taraflı olduğu konusunda zerre şüphe uyandırmayan bir yapıda. Muhalefet Halk TV’ye, Ulusal Kanal’a vb. dokunma sevdasında, iktidara yakın olanlarda ATV, A Haber vb. şakşakçılığında. Tarafsız bir medya isteyenimiz kaç kişi? Herkes kendi medyasını istiyorsa, kendi medyasını isteyen bir diğerine neden sinirlenir ki? Karşısındakinin yaptığı yanlış ise kendi yaptığı nedir?
Demokrasi
Demokrasiye bakalım bir de.
Demokrasi için farklı görüşlerin bir arada yaşamasına imkan veren bir yapı desek birçok şeyi eksik bıraksak da doğru adına bir yol almış sayılırız. Yani demokrasi, bu doğrultuda farklılıklara yaşam hakkı veren bir politik anlayıştır.
Aynı zamanda demokrasi herkesin istediği; ama birçoklarının da ister gözüktüğü, taraftar toplama noktasında oldukça başarılı son derece medyatik bir anlayıştır. Halklara demokrasi getirmek (!) için yakın tarihte yapılan acımasız kan dökmeler Irak, Afganistan, Suriye için hala hafızalarımızda ve hafızalarımızda da kalmaya devam edecek. İşte demokrasi böyle bir şeydir, uğruna kan dökülmesi bile hemen hemen herkesin gözünde meşrudur ve bu da onu medyatik kılar.
Demokrasi Açısından Medya
Yukarıda belirttim, Demokrasi farklılıkları bir arada yaşatmasını becerebilen bir anlayış. Bugün benim istediğim gibi (aşağıda sayacağım tipler dışında) tamamen tarafsız bir medya ne yazık ki bir ütopya olarak anılıyor. O zaman bir demokrasi de olmazsa olmaz asgari 4 adet medya tipi olmak durumunda. Bunlar genel kategoriler olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Tarafsız Medya (Her noktaya eşit uzaklıktaki medya)
- İktidara Yakın / Muhalefete Uzak Medya
- İktidara Uzak / Muhalefete Yakın Medya
- İktidara ve Muhalefete Uzak/Yakın ama Tarafsız Olmayan Medya
Her kategorinin takipçileri, çekişme içinde gözükseler de aslında çatışma noktasına doğru ilerliyorlar desek yanılmış olmayız (burada çekişme ve çatışma kavramlarını kullanarak Chantal Mouffe’a bir saygı selamı verelim / Demokratik Paradoks adlı eserinde bu kavramları yerli yerinde, oldukça işlevsel kullanmıştır).
Türkiye’de Demokrasi ve Medya
Türkiye ne yazık ki demokrasi konusunda diğer dünya ülkeleri içerisinde oldukça gerilerde yer alıyor. Genel kabul gören “Economist Intelligence Unit” demokrasi endeksine göre 2017 yılında Türkiye, 167 ülke arasından tam demokrasiye yakınlık noktasında 97. sırada yer alıyor. Bu sıralama Türkiye’yi Hibrid Demokrasiler arasında gösteriyor (Kaynak: Bianet.org)
Demokrasinin farklılıklara yer vermesi gerektiğini tekrar vurgulamakta yarar var; ancak Türkiye’de farklılıkların varlığına her bakımdan olumsuz bakılıyor. Medya konusunda da durum aynı. Yukarıda belirttiğim dört tip medyanın tamamının iktidarca ikinci tipe (İktidara Yakın / Muhalefete Uzak Medya) evrilmek istendiği apaçık bir gerçek. Doğan grubunun (dördüncü tip sayılabilir) Demirören grubunca (ikinci tip sayılabilir) satın alınması, devlet kaynaklarının da bunun için seferber edilmiş olması bu durumun en bariz kanıtı.
Bu konuda bir diğer örnekte Tele1 kanalının yaşadıkları. Kanala maddi olarak iktidara olan mesafesi nedeniyle kimse sponsor olmuyor, reklam vermiyor vaziyette ve böyle giderse bu kanal da diğer muhalif kanallar gibi medya tarihinin tozlarında kaybolacak.
Sonuç
Demokrasilerde, tarafsız medya ütopyası geçerli değilse yani tarafsız medya tek medya tipi değilse en az 4 tip medyadan söz edilmek durumundadır. Demokrasinin farklılıklara bakışı bunu gerektirir. Bu 4 tip medya tipinden hepsi bir diğeriyle minimum çekişme içindedir. Politik açıdan irdelendiğinde politik kanatların tümü medyayı ele geçirmek için uğraş verir. İktidar kanadı diğer tüm kanatlara kıyasla demokrasi endeksinin düşük olduğu ülkelerde daha kuvvetlidir. Türkiye’de iktidar, devlet kanallarını da seferber ederek medya tipleri arasında kendisini güçlendirici aksiyonlar almaktadır.
Özetle, farklı tipleri yok etmek demokrasinin farklılıklar perspektifine aykırıdır. Medyatik açıdan getiri sağlayacak demokrasi taraftarlığı medya bacağında medya tiplerini yok ederek özüne aykırı bir hal almaktadır. Yazının başında belirtildiği üzere değerlerin içinin boşaltıldığı bir dünyada demokrasi medyatik olmaktan öteye gidemeyeceği gibi medyada hiçbir zaman demokrat olamaz.
Gökhan Dağ (gokhandag.com)
iletisim@gokhandag.com
Bir Yorum