Timothy Snyder tarafından yazılmış olan “Tiranlık Üzerine Yirminci Yüzyıldan Yirmi Ders” adlı eser için en sonda söyleyeceğimi en baştan ifade edecek olursam son zamanlarda okuduğum kitaplar arasında beni en fazla etkileyen (sarsan) eser yorumlamasını yapabilirim.
Olvido Kitap tarafından dilimize çevrilen eserin ilk baskısı Nisan 2017’de yapılmış. 107 sayfalık bu eser, ön söz (tarih ve tiranlık) ve son sözü (tarih ve özgürlük) dahil 22 bölümden oluşuyor ve oldukça akıcı, sade bir dile sahip. Bir günde bitirilebilecek, hatta tekrar edilebilecek bir kitap gibi dursa da hazmedilerek okunması, altının kalın çizgilerle çizilmesi gerektiğini düşünmekteyim. O sebeple önerim, anlayarak, anlamlandırarak, özümsenerek okunması; hem de tekrar tekrar. Bu tekrar tekrar ifadesi de kitabı bir başucu kitabı haline getiriyor.
978-605-8259-30-0 ISBN ile raflardaki yerini alan bu siyaset bilimi, tarih, sosyoloji konulu yapıt, geçmişteki örneklerle bugünü anlamlandırmamızı, tiranlık illetine karşı nasıl bir pozisyon alabileceğimizi irdeliyor. Her bir bölümde anlatılan minimum 1, maksimum 6 sayfalık dersler ile tiranlık belasına nasıl karşı çıkabileceğimiz, kişisel gelişim kitabı tadında irdeleniyor. Bu dersler, bir diğer deyişle kitabın bölümleri şöyle sıralanıyor:
- Peşinen itaat etmeyin
- Kurumları koruyun
- Tek partili devlet sisteminden sakının
- Dünyaya karşı sorumluluklarınızı üstlenin
- Mesleki ahlak değerlerinden şaşmayın
- Paramiliterlere dikkat edin
- Silah taşımanız gerekiyorsa bunu çok iyi düşünün
- Diğerlerinden ayrışın
- Dilinize özen gösterin
- Gerçeklerden şaşmayın
- Araştırın
- Karşınızdakilerle göz teması kurun ve sohbet edin
- Somut politikalar uygulayın
- Özel hayatınız olsun
- Hayır işlerine katkıda bulunun
- Diğer ülkelerdeki akranlarınızdan bir şeyler öğrenin
- Sakıncalı sözcüklere dikkat edin
- Hayal bile edilemeyen gerçekleştiğinde sakinliğinizi koruyun
- Vatansever olun
- Elinizden geldiğince cesaretli davranın
Eserde ülkemizle ilgili de doğrudan bir örnek de yer alıyor. Eserin 4. baskının 15. bölümünün 80. sayfasında Türkiye ile ilgili aşağıdaki satırlar okunuyor:
“Günümüzün otoriter toplumları da (Hindistan, Türkiye, Rusya) bu gibi serbest derneklerin ya da sivil toplum kuruluşlarının oluşturulması fikrinden büyük bir rahatsızlık duyuyorlar.”
Üzülerek belirtmek gerekir ki, her ne kadar kitapta doğrudan bir örnek yer alsa da ülkemiz verilen derslerin bence tamamına örnek oluşturuyor. Snyder, ülkemizi otoriter bir rejim olarak görürken her haldeki bu derslerden faydalanmamızı öneriyor.
Unutmadan, kitabın girişinde Leszek Kolakowski’nin şu sözü yer alıyor: “Siyasette kandırılmış olmak bir mazeret değildir.”
İyi okumalar. Okuyan takipçilerimden yorumlarını bekliyorum.
Gökhan DAĞ (gokhandag.com)
iletisim@gokhandag.com